Tebessüm ve Samimiyet

Karaman’ın siyasi tarihinde “tebessüm” ve “samimiyet” başlığı altında bir isme yer verilmesi gerekseydi o kişi kim olurdu? Karaman’da güler yüzlülüğü ve cana yakınlığıyla tanınan bir siyasetçinin adını sorsalar, aklınıza gelen ilk ismi söyler misiniz?

Bu sorulara benim yanıtım “Mevlüt Akgün” olacaktır. Mevlüt Akgün, Karaman’da siyasete erken yaşta girenlerden. Siyaset girilen bir yer ve çıkışı zor bulunan uzun bir tünel. Akgün, Milli Görüş geleneğinden yetişmiş biri. Ak Parti’deki sayıları azalmış olan Erbakan’ın hoşgörülü ve esprili tavrından izler taşıyan ekipten.

Mevlüt Akgün, Karaman’da hiçbir siyasetçiye nasip olmayacak şekilde üç dönem, fasılasız milletvekilliği yaptı. Milletvekilliği döneminde adı bir olumsuzluğa karışmadı. Şaibeli işlere bulaşmadı. Parti değiştirmedi. TBMM’de herkesle iyi diyaloglar kurdu. Hemşehrilerine kapısını bir gün olsun kapatmadı. Kendisinden yardım isteyene yardımcı oldu.

Siyaset zor iş. Özellikle Karaman gibi küçük şehirlerde siyasetçinin işi daha da zor. Herkesin bir beklentisi var; öncelikle kendine, çoluk çocuğuna veya bir yakınına iş. Sonra tayin ve makam talepleri. Seçmen, milletvekilinin elinde sihirli değnek olduğunu düşünür. O değnekle her işi çözen bir sihirbaz olmalı milletvekili. Milletvekilinden beklentinin sınırı yoktur.

Milletvekili, seçim bölgesindeki her sorunu çözmeli, her talebi yerine getirmeli, 7/24 seçmenin emrinde olmalı, Ankara’dan çok şehrinde yaşamalı, hiç değişmemeli, marka giymemeli, hastalanmamalı vb.

Milletvekilinin malı, mülkü, arabası en çok da maaşı seçmenin çenesini yorar. Hastane ve okul başta olmak üzere resmî kurumlardaki her aksaklığı anında gidermesi gereken kişi milletvekilidir. Şehirdeki işsizliğin, pahalılığın, enflasyonun, hatta susuzluğun müsebbibi bile odur.

Karaman’da hangi milletvekilinin adı geçse o topluluktan birileri çıkar “Karaman’a çivi mi çaktı? Karaman’a ne yaptı?” diyerek, hükmünü verir. Milletvekili dediğin çivi çakmalı, en büyüğünden. Şehre ne gerekirse onu yapmalı(!) Kamber gibi her düğünde boy göstermeli. Önüne geleni kucaklamalı.

Politikacılar bu ithamlara karşı tepkisiz kalmayı öğrenmiş kişiler. Siyaset derileri kalınlaştırıyor olmalı. Bu yüzden mevcut siyasete uzak durmayı tercih ettim.

Özellikle fanatiklerden fersah fersah uzaktayım. Fanatiklik dar kafalılıktır, fikirsizliktir, hayatında renk olmayan, sevgi yoksunu olanların kendilerini var etme biçimidir. Toplumsal travma belirtisidir. Kendisini değersiz gören kişilerin bir yere aidiyet arayışıdır.

Türk Dil Kurumu Sözlüğünde fanatik; “Bir öğretiye, bir dine, bir kimseye, bir şeye çok aşırı ölçüde ve tutkuyla bağlı olan, bağnaz (kimse)” diye tanımlanmış. Bağnaz ne demek? Bunun yanıtı da TDK’ya göre şöyle:
“Bir inanca, bir düşünceye aşırı ölçüde bağlanıp ondan başkasını düşünemeyen, ondan başka her öğretiye, her inanışa karşı olan (kimse).”

Mevlüt Akgün’ün milletvekilliği döneminde ben gazetecilik yapıyordum. Yöneticiydim. Mesleğim gereği Meclis’e sık giderdim. Mevlüt Akgün ile milletvekilliği döneminde bir kez olsun buluşup görüşmedik, çay içmedik, yemek yemedik.

Bunu bir kusur veya meziyet olarak söylemiyorum. Koşullar öyle gerektirmiş. Tanışıklığımız isimlerimizi bilmekten öteye geçmiyor. Ortak yanımızın olup olmadığını bile bilmiyorum. Galiba bir kez Meclis Genel Kurulu’nda oturuma ara verildiğinde karşılaştık. Bir de Başbakanlık’ta kısa süren basın danışmanlığımda ziyaretime gelmişti.

Bununla birlikte Mevlüt Akgün adı bende hoş bir isim olarak yaşadı. Kendisini ziyarete gelen kimseye kapısını kapatmadı. Parti gözetmeksizin herkese yardımcı olmaya çalıştı. Esprili biri olduğunu duyardım. TBMM’nin acar futbolcuları arasındaydı. Bakanlarla, milletvekilleriyle ve bürokratlarla arası çok iyiydi. Kim olursa olsun, insanlarla çabucak kaynaşır, samimiyetine inandırırdı.

Mevlüt Akgün çocuklarına iyi bir baba oldu. Arkadaşlarına arkasını dönmedi. Dostlarıyla yollarını ayırmadı. Milletvekilliği döneminde en genç Meclis İdare Amiri olarak tarihe geçti.

Karaman bugün hızlı trenden faydalanıyorsa, bunun gerçekleşmesinde önce Mevlüt Akgün’ün emeği vardır. Hızlı trenin takipçisi olmuş, bütçe ayrılması için girişimlerde bulunmuştur.

Mevlüt Akgün, Ankara Çukurambar’da ofis açtığında davet etti, gidemedim. Beysukent’e taşındı yine gidemedim. Bazı şeyler olmayınca olmuyor. Oysa Mevlüt Akgün benim gönül dostlarımdan. Tebessüm eden ve samimiyetine inandığım insanların kalbimde özel yeri var. Mevlüt Akgün de onlardan biri.

Mevlüt Akgün eleştiriye açıktır. Özü, sözü birdir. Espriden anlar. Kindar değildir. Kalp kırmaz, gönül yıkmaz. Karaman’ın has evlatlarından. Ankara’daki düzenini bırakıp Karaman’a geldi. Belediye başkanlığına aday gösterildi. Ben Karaman seçmeni değilim. Oyum Mevlüt Akgün’e demeyeceğim. Sizin oyunuza da karışacak halim yok.

25 yıldır Ankara’da buluşup görüşmediğim bir insan Karaman’a belediye başkanı seçilirse belki ziyaret etme imkanı bile bulamayacağım. Bazı fanatiklerin düşündüğü gibi bir menfaat peşinde değilim.

Hafta sonu tercih hakkımızı kullanacağız. Benim bazı önerilerim olacak.

1- Adayları tanıyın,
2- Seçim vaatlerini inceleyin,
3- Ekibindeki isimlere dikkat edin,
4- Belediye başkanından beklentilerinizi sıralayın,
5- Şehrin nelere ihtiyacı olduğunu gözden geçirin,
6- Adayların sorunlara çözüm üretebilecek kapasitede olup olmadığını değerlendirin.

Seçeceğiniz kişi ve ekibi 5 yıl görev yapacak. Şehrinizin 5 yılını onların ellerine ve projelerine bırakacaksınız. Yerel seçimler şehrinizin geleceği için çok önemli. Oy vermeden önce adayları ve vaatlerini hatırlayın. Oy vermek, bilinçli bir tercihtir. Vebali vardır. Başkan ve ekibi sizlerin oylarıyla seçilecek. Bana düşen, kim daha iyi hizmet verecekse o seçilsin diye dua etmek.

AHMET TEK