Karaman’a Kafdağı’ndan Gelen Masalcı!

Yeni Türkü’nün, duygusu ve sözleri eskimeyen “Süper Baba” şarkısını ne vakit dinlesem yüreğimi hüzün sarar.

Bana bir masal anlat baba
İçinde bütün oyunlarım
Kurtla kuzu olsun, şekerle bal.

Baba bir masal anlat bana
İçinde denizle balıklar
Yağmurla kar olsun, güneşle ay.

Anlatırken tut elimi
Uykuya dalıp gitsem bile
Bırakıp gitme sakın beni.

Karaman’da ise bir öğretmen var, Kafdağı’nın ardından gelmiş, heybesindeki masalları sevdiklerine dağıtıp onları sevindiren biri: Fatma Karaca Akkol.

Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde, bir varmış bir yokmuş diye başladı anlatmaya Fatma öğretmen. Karaman ili Sarıveliler ilçesi Çukurbağ köyünde dünyaya gelmiş.

Yıl kimine göre 1984, resmi kayıtlarda ise 1986. Yedi çocuklu bir ailenin 5. çocuğuymuş. Doğduğu ay, harman zamanı değil, koyunların kuzuladığı, bademlerin çağlaya durduğu ya da pekmez vakti de değilmiş. Buğdayların tarlaya serpildiği, bağda üzümlerin toplandığı ekim ayıymış.

Ekim ayının 4’ünde genç yaşta vefat eden bir öğretmenin ölümünün ertesi gününe denk gelmiş doğumu. Öğretmen olacağına delalet mi dersiniz?

Çocukluğunu imkanların kısıtlı, hayal gücünün çok geniş olduğu bir zaman ve mekanda geçirmiş. Her oyunun mevsimi varmış. İlkbaharda budanan asma dallarını atlamak için ip olarak kullanmak, yazın çamurdan oyuncaklar yapmak, kışın kızak kaymak gibi. Kızak yoksa çuval ya da naylon poşetlerden medet ummak. Üzerleri ıslanana , elleri morarana kadar karla oynarlarmış. Yazın çubukları birbirine bağlayıp ya da mısır koçanlarını kullanıp bebek yapar, bu bebeklere eski kıyafetler giydirirlermiş.

Yazın obaya (ılkılığa ) çıktıklarında çelik çomak, kışın soba başında kibriti atıp hırsız polis oynarlarmış. Meşe palamutlarına kibrit çöpü takıp topaç yaparlarmış.

Fatma Karaca Akkol, bu organik yaşamdan çıkıp, orta ve liseyi okumak için Adana’ya gitmiş. Teknolojiden uzak olduğundan mı, sıkıntıdan mı bilinmez, çok okuyup çok sorgulamış. O zamandan güzel yazıları ile öğretmenlerinin dikkatini çekmiş.

Üniversite için konakların hâlâ yaşatıldığı Kastamonu’ya gitmiş. Gazi Üniversitesi Kastamonu Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünden 2006’da mezun olmuş. İlk öğretmenlikte, yeşil ile mavinin iç içe geçtiği, hamsiden kıvrak insanların yaşadığı Rize düşmüş bahtına. Daha sonra Karaman’ın Bayır’ına da, elma diyarı Akçaşehir’e de düşmüş yolu. Lale’de müdür yardımcısı olmuş.

Fatma öğretmen, kendini en çok minik yüreklerin saflığında bulmuş. Şimdi sözü Fatma Karaca Akkol’a bırakalım:
“Hep sorarlar, ‘öğretmen olmak senin seçimin mi?’ diye. Öğretmen olmak benim seçimim değil, kadın olmanın eksilerinden biriydi. Tatili, hafta sonu var, çalışma saatleri iyi, saygınlığı var diye tercih edildi benim adıma. Allah var, ben seçmedim diye hiç küsmedim. Bunda da var bir hayır dedim, minik yüreklerin saflığında hayat buldum. Yaptığım işten keyif almaya baktım. Vebalini sırtlandığım geleceğimizin mimarı çocukları en güzel şekilde yetiştirmek için çabaladım. Bir gün şikayet etmedim.”

Fatma Karaca Akkol, Anadolu Masalları ile salgın döneminde tanışmış. Bir soru olmuş, nazarını celbeden. “Anadolu masal kahramanlarından hangilerini biliyorsunuz?” diye sorulunca afallamış, gözleri faltaşı gibi açılmış. Araştırıp, incelemiş ve masal anlatıcılığı eğitimi için başvurmuş. Eskişehir’de kurs almış. İçindeki masalcıyı uyandırmış. Meğer o farkında olmadığı bir yetenekle yıllardır birlikteymiş.

Fatma öğretmeni, “O gün bugündür okurum, araştırırım ataların mirası, kültür atlası masalları ama en çokta anlatırım dilim döndüğünce. Sevilerek yapılan iş yormazmış insanı” diyor.

Fatma Öğretmen, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel Eğitim Anabilim dalında tezli yüksek lisansa devam ediyor. Tez konusu: Masal anlatıcılığı eğitimi almış sınıf öğretmenlerinin eğitim durumlarında Anadolu masallarını kullanımı ile ilgili deneyimlerinin incelenmesi.”

Halen Gazi Mustafa Kemal İlkokulu’nda sınıf öğretmeni olarak görev yapıyor. Meslekte 18. yılıymış. Ama onun çok ilginç bir görevi daha var: Anadolu Masalları Karaman İl Koordinatörü…

İki güzel kızın annesi. Oyuncak bebekler örüyor fırsat buldukça. Okuyor. “İki günü aynı olan zarardadır” inancının müntesiplerinden.

Fatma Karaca Akkol, sosyal medyada ve fırsat buldukça yüz yüze masallar anlatıyor. Bunu şöyle açıklıyor: “Masal benim nazarımda elinde cansız bir manken var ve onu giydirmek senin elinde. Bu yönüyle masal anlatanın hayal gücü ve kültürel birikimi ile birleşip anlatandan dinleyene bir köprü olur. Her anlatanda, aynı yemeğin tekrar pişirilmesinde lezzetin farklı olması gibidir masal. Anlatandan izler taşır bolca.

Şimdi büyüdüğüm ortamı düşünüyorum, çocukları kent tarihi müzesine götürdüğümde bir bakıyorum orda sergilenen her şey bana tanıdık. Tahta testileri, orağı, dirgeni, kalburu, gözeri, kıl çulu, taş dibeği, el değirmenini, helkeyi, bakracı, küleği yaşayarak büyümüşüm. En güzel lezzetleri tanımışım. Birlikte ağlamış, birlikte gülmüşüm. Düğünde aş ile nohut yemişim. Yufkayı yapmayı, helva pişirmeyi, bulgur kaynatmayı, pekmez zamanını görmüşüm. Belki de burdan geliyor masalları anlatırken renklendirmek.”

Fatma Öğretmen, her söze Kafdağı’nın Zümrüdüankası gibi kanatlar takan bir anlatıcı. Azığa keş, kuru soğan, domates, yufka koyup, susadığında pınarın gözünde yere uzanıp suyu yudumlamış biri o. Zengin hayal dünyasından vereceği öyle güzel hediyeleri var ki; masal adlı çağlayan olup akıyor.

Fatma Karaca Akkol bir kitap kurdu. Şimdilerde elinin altında hep masal kitapları var. Mutfak sanatları bir başka ilgi alanı. Her gün kim bilir neler neler döktürüyor! Amigurumi ise bunca yorgunluğunun ilacı olsa gerek. (Amigurumi, kelimeden de anlaşılacağı gibi Japonya kökenli bir el işi tekniği. Yün ipliklerle tığ veya şiş kullanılarak, dikişsiz, sık iğne tekniğiyle oyuncak ve dekoratif eşya üretme işi.)

Karaman’ın çocukları çok şanslı. Fatma Karaca Akkol, onları masal diyarına götürüyor. Onlara çocukluğunu geçirdiği Kafdağı’nın ardındakileri anlatıyor. Gazi Kültür’de Çocuk İftarları programına çağrılınca, öyle mutlu olmuş ki. Gazi Kültür’ün Ramazan ayının minik konukları her şeyi unutsalar da, bu masallar hiçbirinin aklından çıkmayacak. Fatma öğretmenden dinledikleri masalları bir gün onlar da çocuklarına anlatacak.

Ali Yağcı kardeşim, sen çocuklara en güzel bayram hediyesini peşin peşin verdin. Fatma öğretmenin masallarıyla, çocuklara erken bayram yaşattın. Karaman Milli Eğitim Müdürlüğü’nün starlarını bulup beni haberdar ettin. ‘Üçübiryerde’nin ikinci halkası Fatma Karaca Akkol öğretmenimizi de tanıtmaya çalıştım.

Fatma Öğretmenim!
Ne olur köy okullarındaki çocukları unutmayın. Çocukları iyi beslenme, sevgi ve masallar büyütür. Masallarla büyüyen çocuklar ülkelerini masallardaki cennete döndürmek için her fedakârlığı göze alır. Onlar kötülere karşı iyinin yanında yer almanın görevleri olduğunu bilirler. Büyüdüklerinde “masal okumak” isteyenlere prim vermezler.

Küçüklerle büyüklerin masallarının ayırdına varmak için çocuklarımızı masalsız bırakmayalım.

AHMET TEK